8 Mart 2015 Pazar

BÜYÜKERŞEN'E SORU: PKK'LI ÖZGÜR SENİN BİLMEDİĞİMİZ EVLADIN MI?





BÜYÜKERŞEN'E SORU: ÖZGÜR SENİN BİLMEDİĞİMİZ EVLADIN MI?





BÜYÜKERŞEN'İN CANI CİĞERİ İKİ DOSTU VAR:

BİRİ OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ'NDE  PROFESÖR

 GAYE USLUER...

DİĞERİ İŞTE BU ÖZGÜR FETİH DEMİRDAŞ...

İKİSİ DE TUNCELİLİ...

PROFESÖR OLAN AŞİRET...

YA ÖZGÜR?

BİZ SÖYLEYELİM: PKK'LI...

BÜYÜKERŞENLE ORTAK, BELEDİYEYİ SOYUYORLAR

SAHİ, BU İKİ CAN CİĞER AKRABA OLABİLİR Mİ?

BUYURUN CENAZE NAMAZINA...
OKUYUNUZ LÜTFEN:






BÜYÜKERŞEN’İN BÜYÜK AŞKI MUHTEŞEM GAYE

CHP’DEN  BİRİNCİ SIRADAN MİLLETVEKİLİ ADAYI…
TABİ BÜYÜK AŞKI BÜYÜKERŞEN SAYESİNDE…


BİLMEYENLERE ANLATALIM:

Profesör Dr. Gaye Usluer, tam dokuz senedir Büyükerşen’in kanserli götünü tedavi ediyor.

Tıp dilinde bunun adı: Kolon kanseri, barsak kanseri…

Yediği rüşvetlerin götünden kan olarak aktığının bilinmemesi için bu hastalığı gizleniyor…

Büyükerşen eğer sıradan bir götü kanserli hasta olsaydı, şimdi mefta olmuştu.

Gizli kapaklı tedaviler ilk zamanlar Osmangazi Üniversitesi  Mikrobiyoloji Bölümü’nde, yani Gaye’nin Bölüm Başkanı oluğu klinikte yapıldı…

Hastalığı zaman zaman kabarınca, hastane personelini şüphelendirmemek için Gaye’nin evinde sürdü…

Büyükerşen sık sık Gaye’nin evine gidince, hatta bazen 3-5 gün kalınca dedikodular başladı:

“Gaye hanım, Büyükerşen’in gizli aşkı mı?”

Gaye’nin isteği üzerine tedaviler Büyükerşen’in evinde devam etti…

Büyükerşen’in evi hastaneden farksız hale geldi…
Ameliyat masası bile var.

Gaye Usluer Büyükerşen’i iki defa ameliyat etti…
Tabi yanında iki adet Osmangazi Üniversitesi cerrahıyla birlikte…
30 santim barsağını aldılar.

Osmangazi Üniversitesi’nin sağlık personeli Büyükerşen’in evinde…
Narkozcusu, hemşiresi, hastabakıcısı…

Tabi bu işler bedava olmazdı.
Muhteşem Gaye, pazarlığı seven bir aşık….
Büyükerşen’e teklifi:

 “YEĞENİMİ İHYA ET… 20 SENE DAHA YAŞA…”

Gaye hanım, dübürü kanserli Büyükerşen’i tedavi ederek dokuz senedir yaşatıyor.

Bu tedavinin karşılığı ne dersiniz?

Anlattığımda inanamayacaksınız…

Gaye’nin Büyükerşen’den iki isteği:

“Foto Özgür’ün sahibi yeğenim Özgür Fetih Demirdaş’ı medya patronu yapacaksın… CHP’den Milletvekili olmam için destek vereceksin…”


Büyükerşen, dokuz yıl önce verdiği sözü tuttu ve Gaye’nin yeğeni züğürt Özgür’ü medya patronu yaptı…


Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin tüm imkanlarını züğürt Özgür’e sundu…

Foto Özgür’e verilen belediyenin yüzlerce fotoğraf ve baskı işleri…
Özgür ve Büyükerşen’in ortaklaşa şişirdiği trilyonluk faturalar…
Belediyeyi soymak için akla hayale gelmeyecek iş yaratmalar…
Bedeli alınmayan ve geliri PKK’ya transfer edilen bilboard kira paraları…
İhalesiz nikah dairesi, iş yerleri, binalar  kiralama, satın alma işleri…

Özgür’le Büyükerşen’in ortak çevirdikleri tüm işleri sahtekarlık üzerineydi ve sürekli Belediye’yi resmen soyuyorlardı…

Yüzlerce yolsuzluktan sonra Foto Özgür, oldu medya patronu Özgür…
Trilyoner oldu…

Züğürt bildiğimiz Özgür, dijital baskı makinaları getirterek Eskişehir’de bir numara oldu…

İhalesiz bilboard yolsuzluklarıyla ev araba, kat yat…

ES TV’yi satın alarak medya patronluğuna ilk adımı attı…

Sonra Anadolu Gazetesi…

Buralardan gelen gelirin yarısı PKK’ya aktarılıyordu…

Fakat Eskişehir halkı bunu bilmiyor, Anadolu Gazetesi okuyor, ES TV’yi uydudan seyrediyordu…

Özgür’ün gelmişi geçmişi PKK’ydı…

Eski BDP’li, yeni HDP’li fakat aslı PKK’lı olan Selahattin Demirtaş’la akrabaydı…

Aynı şehirli, aynı köylüydü…

Soyadlarındaki “t” ve “d” farklılığı, nüfus memurlarının bir hatasıydı…

Büyükerşen bu durumu biliyor fakat daha fazla yaşamak uğruna bir PKK’lıyı ihya ediyordu…

Büyükerşen’in amacı daha fazla yaşamak, daha fazla çalıp çırpmak, daha fazla rüşvet yemekti…

İki kızını ve ittirici iki damadını daha fazla zengin etmekti…

Sıra sıra fabrikları… Başkanlığını yaptığı Belediyeye iş yapan 30 şirkete ortaklığı…
Akla hayale gelmeyecek hayali şirketler,  paravan olarak kullandığı vakıflar…
Hipodromlarda koşan ve milyarlar getiren yarış atları…
Neler neler…

Bunların hepsi daha fazla yaşamak uğrunaydı…

…ve onu hayata bağlayan büyük aşkı Gaye…

Gaye’nin CHP birinci sıradan Eskişehir Milletvekili olmasına engel yok…

Büyükerşen’in Kılıçdaroğlu’na emri üzerine Eskişehir’de önseçim yok…

Gaye’nin vekilliği kesinleşti… Maaş bile şimdiden bağlanabilir.

Yeğeni PKK’lı Özgür de ihya edildi…
Şimdi Eskişehir’in bir numaralı medya patronu…
Soygunla elde ettiği ES TV’yi de uyduya çıkardı…
ROJ TV’yi satın alarak Eskişehir’den yayın yapmayı planlıyor…
Tayyip’in APO’yu affetmesini sabırla bekliyor…

Gaye’nin doktor kocası geçen sene öldü…
Hayatta vekillik dışında beklentisi kalmadı…
Tunceli alevisi olduğu için Eskişehir Alevilerini çantada keklik görüyor…

Yolun açık olsun Gaye’ciğim…
Vekilliğe şimdiden alış…
Sağlık Bakanı ol ve içinden çıktığın pislik yuvası Osmangazi Üniversitesi’nde döndürülen fırıldaklarla ilgilen…

Omangazi Üniversitesi personeli arasındaki fuhuş seni ilgilendirmiyor, bunu geç…

Osmangazi Üniversitesi’nde yuvalanan organ mafyasıyla ilgilen…

Kobay olarak kullanılıp, doktorlarca kasıtlı öldürülen hastalar konusuna el koy…

Ölmüş hastalardan habersiz çalınan organlar olayını aç…

Otopsi adı altında cesetlerden organ çalan ve bu organları fahiş fiyatla zengin hastalara satan orospu çocuğu profesör doktorları adalete teslim et…

Ölmüş hastalar için hasta sahiplerinden beyaz kan isteyen, bu kanları zenginlere satan Onkoloji’nin sahtekar doktorlarının defterlerini dür…


Fahiş fiyata kulaklık satmak için hastaları sağır eden  Cemal Cingi ismindedi piç profesörü  çıktığı deliğe sok...

Ölmüş genç kızlara taciz ve tecavüz eden morg bekçilerinin isimlerini deşifre et...

Tüm bu tezgahlara ön-ayak olan Hastane Başmüdürü  rüşvetçi Mesut Sarıbardak’ı  anasının amına gönder…


Bunları yapabilir misin Gaye’ciğim?

Bence yapamazsın…

Yıllarca selamlaştığın, işbirliği yaptığın meslekdaşlarını satamazsın…

Öyleyse ne işin var senin Vekillikte, TBMM’de Gaye’ciğim?
Bırak namuslu şerefli insanlara sıranı da, devlet adına, millet adına iş yapsın…

Fırsatı ganimet bilen benim sahtekar Gaye’ciğim…
CHP’ye bir lafım yok…

Fakat senin de, büyük aşkın Büyükerşen’in de Allah belasını versin…
Sahtekar namussuzlar…

Kenan Akkuş (esrehber)

https://twitter.com/esrehber



HIRSIZ BÜYÜKERŞEN, SEVGİLİ GAYE USLUER VE AVUKATI SAHTEKAR CEMAL OKAN YÜKSEL, FACEBOOK YÖNETİMİNE RÜŞVET ÖDEYEREK SAYFAMI KAPATTIRDI. 
GÖTÜ KANSERLİ HIRSIZ BÜYÜKERŞEN'E, ULU DEVLETLÜM TAYYİP'E VE ONUN KATİL MAFYASI ILGAZ PİÇLERİNE DUYURULUR...
Kenan Akkuş (esrehber)





KATİL TAYYİP’İN CİNAYETİNİ ÖRTBAS EDEN SAVCI

HABİP KORKMAZ ŞİMDİ ÇORLU BAŞSAVCISI

https://www.facebook.com/kenan.akkus.eskisehir (Tayyip'in emriyle kapatıldı)







HADİ ŞİMDİ SÖYLEYİN...

Hangi savcı bu hainler için iddianame hazırlayabilir?
Hangi hakim yargılayabilir?
... ve hangi gazete yayınlayabilir?

Bu cinayeti benden başka kamuoyuna sunan var mı?

Öldürülmeyi çoktan hak ettim de...
Beceremiyorlar...

Eğer ki bu hırsızlar yargılansaydı...
Binali'nin de kellesi kopardı...
Hırsız Tayyip'in de...
Tornavidacı Feridun ötmeye karar verince...
Adalet Bakanı Bozeşşeğin emriyle dava kapatıldı...

Kenan Akkuş (esrehber)





MUHSİN YAZICIOĞLU'NU BAŞBAKAN TAYYİP ÖLDÜRTTÜ

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu öldürüldüğü günden beri ısrarla “Hizbullah'ın suikastı sonrasında öldürüldüğünü” duyurmaktayım.

Ortada kazadan öte bir olay var ve devlet büyüklerimiz ilk beyanlarında (başta cinayetleri örtbas etmekle meşhur Cemil Çiçek ve Hizbullahçı Tayyip) “Bu bir kazadır” diyerek, suikast olabileceği akla dahigetirilmeyerek önyargılarını ortaya koymuşlardır.

Zaten enkaza ilk ulaşanların ve delilleri karartanların kimler olduğu ortadadır. 3 bin kişinin ve 25 helikopterin katıldığı kurtarma operasyonu tamamen fiyasko olduğu gibi, tamamen düzmece ve göstermelik bir senaryodur.

Eğer istenseydi, kazadan 10 dakika sonra, altı kişinin de üzerinde bulunan ve bunlardan sadece bir tanesinin cep telefonunun verdiği sinyallerle kazazedelerin tam yeri tespit edilebilir, kurtarma helikopterleri bölgeye ulaşırdı. Bilgi de, teknoloji de bu iş için ülkemizde vardır. 112’yi suçlamak ise sadece ahmak kafaların “sıyrılma” çaresidir fakat bunu Kenan yemez.

Maalesef ki Döngel Köylüsünün “köylerinin üstünden ve alçaktan uçan kırmızı bir helikopter geçtiği, daha sonra da patlama sesi duyduklarını, daha sonra bu durumu ilgili makamlara telefonla ilettiklerini”… Bu sözler gerçektir…

Döngel köylüsüne “konuşma yasağı koyan” kimler dersiniz? Enkaza ilk ulaşan köy korucularını susturan, ellerinden telefonlarını alan, koruculara “konuşma yasağı” koyan kimlerdir?

Hadi, sıkıysa konuşturun köylüleri… Aralarından bir tanesi konuşup, “faili meçhul” olmak ister mi acaba?

Bu konuda anlatacaklarım çoktur. Tezgah Fetullah Terör Örgütü’nündür, “Ergenekon safsatalarıyla ilişkilendirilmek adına” tezgahlanmıştır, fakat Vatandaş Kenan bunu yememiş ve “kaza”nın olduğu gün internet sitesinin en üst sayfasında yer vermiştir.

Ergenekon safsatalarının geçmiş dalgalarını hatırlayın. Geçin dalganızı bakayım… 11’inci dalga mıydı? “Baykal’a ve Bahçeli’ye de Ergenekoncular tarafından suikast düzenlenecekti…” Bu lafları ben etmedim. Hizbullahçı Tayyip’in Ergenekon savcıları haber verdiler. Fakat içlerinde Muhsin Yazıcıoğlu da var” diyemediler…

Oysa Muhsin Yazıcıoğlu’nun bindiği kırmızı helikopter’in arka pervanesine “uzaktan kumandalı bombalı düzenek” kondu. Havalandıktan kısa bir süre sonra patlatıldı. Pilot ve yolcular yüksek gürültü çıkaran helikopterin motor sesi sebebiyle patlamayı duymadı fakat pilot kontrolü kaybederek uzun bir süre alçaktan uçtu. Üstelik pilot acemi ya da sıradan bir pilot değil, bir çok tehlikeli durumda bile kullandığı helikoptere hükmedecek tecrübeli bir pilottu ve bu olayda çaresiz kaldı, aracını yükseklere havalandıramadı.

Çok yoğun sis olduğu, dondurucu soğuk olduğu doğru fakat yoğun bir kar yağışı olduğu yalandır. Yoğun bir kar yağışı olsaydı helikopteri tamamen kapatırdı.

Helikopterde bir radar cihazı vardı ve yoğun siste bile karşısına çıkacak dağları ve tepeleri fark edebilirdi. Helikopter çok alçaktan uçarak 150 metrelik bir tepeye çarparak infilak etti. Oysa bu helikopterin yüzlerce metre yüksekten uçması gerekiyordu, çünkü yolu uzundu.

Yerden yüksekliğini gösteren cihazın çalışmaması söz konusu olamazdı. Pilot hatası olamayacağı gibi, pilotun Muhsin Yazıcıoğlu’nu bilerek ve isteyerek öldürebileceği de düşünülemezdi.

Bu tezgah Ergenekon safsatalarının bir parçası olarak düzenlendi fakat Fetullahçıların elinde patladı.

Bölgeye giden ve iki gün sonra ancak ulaşabilen ilk kurtarma timi gelmeden saatler önce Fetullah Terör Örgütü’nün elemanları olan subaylar, bildikleri tezgahın delillerini sildiler. Helikopterin içinden bazı cihazları sökerek yok ettiler.

Helikopter düştükten sonra İHA muhabiri İsmail Güneş 112 Acil Servisi aramıştır. Bu konuşmada bacağının kırık olduğunu, helikopterde bulunanlardan sadece BBP Sivas il Başkanı Erhan Üstündağ'ın inlediğini, BBP Sivas il başkan yardımcısı Murat Çetinkaya ve pilot Kaya İstektepe'den ses gelmediğini, Muhsin Yazıcıoğlu'nu ise ortada olmadığını söylemiştir.

Bu konuşmalar İsmail Güneş'in son konuşması olmuştur. Kazadan 48 saat sonra helikopterin enkazı ve Muhsin Yazıcıoğlu dâhil 6 kişinin cesedi, arama ekipleri içerisinden 17 gönüllü civar köylüsü tarafından Sisne ve Kızılöz Köyleri arasındaki Keş Dağı Kuru Dere Kanlıçukur mevkiinde bulunmuştur.

Enkaz, 48 saat süren arama çalışmalarının yapıldığı bölgenin içerisinde değil 115 km uzağındaydı.

Alman bilirkişilerin bile içinden çıkamayacağı bu tezgah öyle bir ustalıkla hazırlanmıştı ki, bu iş için uzmanlaştırılmış Fetullahçılar bile başarılarına hayran kaldı. Bundan daha temiz bir iş olamazdı.

Hadi buyurun, sıkıştırın Hizbullahçı Tayyip’i… Telefon sinyallerini birkaç dakikada kesin ve net bulabilecek bir teknolojiye sahip olan Türkiye, nasıl ve hangi sebeple 115 km ötede 48 saat oyalandı?

Enkazdan 500 metre uzaklıktaki gazeteciye, kurtarma timindeki 3 bin kişi ve 25 helikopter nasıl ulaşamadı? Donup ölmesi mi beklendi? Anlatacaklarını hiç kimsenin duymaması mı gerekti?

Acaba bu yaşananlar Tayyip’in helikopterinin başına gelseydi, Tayyip kaç saniye sonra kurtarılırdı?

Bu olayda en dikkat çekici kısım: Kurtarma timinin başına geçerek her yere telsiziyle emirler yağdıran ve köylülerin ısrarla işaret ettikleri yöne değil de ters yöne insanları gönderen bu Hizbullahçı zat kimdir?

İşte bu Hizbullahçıyı bulup konuşturursanız, Muhsin Yazıcıoğlu’nu Tayyip'in emriyle  Hakan Fidan ve MİT ajanları tarafından öldürüldüğünü bulursunuz...

Suç delillerini yok eden Binali Yıldırım ve çetesi...


11/11/2012

Kenan Akkuş (esrehber)

https://www.facebook.com/kenan.akkus.eskisehir (Kapatıldı)




MİT, TAYYİP'İN EMRİYLE SUİKAST 
PLANLARI YAPMAYA DEVAM EDİYOR
ÇOK SAYIDA TOPLU KATLİAMLAR YAPACAKLAR
MİTİNGLERİ KANA BULAYACAKLAR




FACEBOOK,
TÜRKİYE'DEKİ TERÖRE
DESTEK VERİYOR

TAYYİP’İN EMRİYLE MİT, TEMİZLİĞE DEVAM EDİYOR
ANKARA’NIN GÖBEĞİNDE DEVLET TERÖRÜ


RECEP TAYYİP ERDOĞAN'IN KATLİAM EMRİNİ VERDİĞİNİ
 SEKİZ GÜN ÖNCE KAMUOYUNA SUNDUM, ERTESİ GÜN 
 https://www.facebook.com/esrehber 
İSİMLİ FACEBOOK SAYFAM KAPATILDI...


ULUSAL KATİLİMİZ TAYYİP VE  DEVLETİN TERÖR ÖRGÜTÜ MİT

Reyhanlı Katliamı:

52 kişinin öldüğü, 146 kişinin yaralandığı korkunç olayda Recep Tayyip Erdoğan, saldırının Suriye gizli servisi tarafından yapıldığı ileri sürdü. Katliamın arkasından El Kaide terör örgütü çıktı. MİT, katliamın yapılacağını bir ay öncesinden tespit edip Recep Tayyip Erdoğan’a bildirmesine rağmen hiçbir önlem alınmadı. Jandarma Eri Utku Kalın’ın istihbarat yazışmalarını Redhack’e sızdırmasıyla olay ortaya çıktı.  Reyhanlı Katliamı’nı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla MİT tezgahlamış, El Kaide teröristleri maşa olarak kullanılmıştı. Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla  soruşturmada gizlilik kararı verildi…

Diyarbakır Katliamı:

Patlamadan birkaç gün önce bombayı koyan Orhan G’nin gözaltına alındığı  ve serbest bırakıldığı anlaşıldı.. Herkes miting meydanına didik didik aranarak girerken bu şahıs aranmadı. O kadar büyük bomba aranmadan miting meydanına soktu. Saldırgan bombayı bıraktıktan sonra elini kolunu sallaya sallaya alandan çıktı. Recep Tayyip Erdoğan PKK’yı suçlarken, katliamın arkasından IŞİD çıktı. Diyarbakır Katliamı’nı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla MİT tezgahlamış, IŞİD teröristleri maşa olarak kullanılmıştı. Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla  soruşturmada gizlilik kararı verildi…

Suruç Katliamı:

Suruç Katliamının bombacısı Abdurrahman Alagöz olduğu ortaya çıktı. Katliamda canlı bomba olarak intihar etti. Abdurrahman Alagöz IŞİD terör örgütü üyesiydi.  Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla soruşturmada gizlilik kararı alındı.  Suruç Katliamı’nı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla MİT tezgahlamış, IŞİD teröristleri maşa olarak kullanılmıştı.

Ankara Katliamı:

Şimdi Ankara katliamı ve resmi makamlara göre 97 kişi öldürülmüştü…
Oysa gizlenen rakam 127 kişi…

Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla soruşturmaya gizlilik kararı alındı…

Seçim arifesinde neden bu katliam tezgahlanmıştı?
Recep Tayyip Erdoğan ve AKP yöneticileri, muhalefet partisine oy yerenlerin miting alanlarından kaçmasını mı istiyordu?

AKP mitinglerinde kuş uçurtmayan AKP ve Recep Tayyip Erdoğan, muhalefet partilerinin seçim mitinglerinde ve protesto yürüyüşlerinde halkın güvenliğini neden ihmal etmişti?

Ölen 97 kişinin arasında polis yoktu…
Her mitingde halkın arasında görev yapan sivil polisler ve MİT ajanları, Ankara mitinginde neden yoktu?

Katliam yapılacağını polis ve MİT biliyor muydu?

Evet…. Maalesef biliyordu…

Emir büyük yerden, Recep Tayyip Erdoğan’dandı…

Tezhag MİT’in ve Hakan Fidan’ın projesiydi…

Maşa her zaman olduğu gibi IŞİD militanlarıydı…

Kenan Akkuş (esrehber)
10/10/2015

NOTUlusal Katilimiz  Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla bir çok Facebook sayfam kapatılmış, bir çok sayfam engellenmiştir. Devletin terör örgütü MİT, katliamlarda Facebook yönetimiyle ortaklık yapıyor. İhbarlar engelleniyor. Kamuoyuna suç duyurusunda bulunuyorum.

https://www.facebook.com/esrehber (kapatıldı) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder